Günümüzde her alanda yaşadığımız sürekli ve hızlı değişimler ve gelişmelerle endüstri toplumundan bilgi toplumuna doğru ilerlemekteyiz. Özellikle teknolojik, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlarda oluşan büyük bilgi birikimi de bu sürecin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak oluşan bu bilgi birikimi süreklilik de kazanmıştır. Mevcut bilgilere büyük bir hızla sürekli yeni bilgiler eklenmekte, eski bilgiler değişmekte ve gelişmektedir. Dolayısıyla bu süreç (Aralarında birlik olan veya bili bir düzen içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay veya hareketler dizisi) içinde yer alabilmenin önemli koşullarından biri bilgiyi aynı hızda ve süreklilikte takip edebilmek olmuştur. Bilgili kalmanın tek yolu sürekli ve hızlı bilgi edinebilmekle sağlanmaktadır.
“Okuma” bilgiye ulaşmada önemli araçlardan biridir. Ancak artık söz konusu olan “okuma” değil, “Etkili ve Çok Hızlı Okuma (En kısa zamanda, çok fazla bilgi edinmeyi ve kavramayı sağlayan etkili okuma türü)”dır. Özellikle 2000’li yıllara hazırlandığımız günümüzde, toplum olarak daha çok, daha hızlı ve daha etkili okumaya gereksinimimiz olduğu bir gerçektir. Zira ülkemizde yetişkin kişilerin okuma hızlarının dakikada 150-200 sözcük arasında değiştiği gözlenmektedir.
Bu konuşma hızına eşdeğerde bir hızdır. Bu hızla gerek öğrencilik, gerekse çalışma alanlarımızdaki dev ilerlemeleri izleyebilmek olası değildir. Çünkü bir sunucu, bir aktör ya da bir öğretmen dinleyicilere saatte en çok 9000 sözcük aktarabilir. Oysa orta düzeyde bir okuyucu saatte 27000 sözcük okuyabilir. Hele etkili ve hızlı okuma tekniklerinden “kaynağını alma tekniği (Okuyucunun kavramasını hızlandırmak için metnin bütünlüğünü kaybetmeden, metinde süsleme amaçlı yerleri atlayarak, temel sözcükleri yakalayabilme becerisi; kaymağını alma tekniği olarak da adlandırılır.)”ni uygularsa bu hızını üç katına çıkarabilir.